Mayıs 05, 2013

NELER YAPILABİLİR BİR BORNOZ KUŞAĞIYLA ?


     
                               NELER YAPILABİLİR BİR BORNOZ KUŞAĞIYLA ?
                                        OLTA ÖRNEĞİN  İNTİHAR   MESELA...
       
    Küçüklüğümden beri televizyon izlemeyi sevmem.Küçükken de sevmezdim şimdi de sevmiyorum.Daha ziyade kendi kendime oyunlar icat etmeyi, vakit öldürmeyi, yeni şeyler keşfetmeyi çok sevdim.Yağmurlu bir sonbahar akşamıydı.5 yaşımı doldurup 6 yaşıma girmiştim.Odam salonun tam karşısındaydı.Salonumuz büyüktü.
       
   Evde tüm ailem oturmakta televizyon izlemekte ben ise odama gelip icatlar çıkarma peşindeydim.Derken yerimden kalkıp odama geçtim.Salonda annem, ağabeyim, ablam ve o akşamlığına biz de olan, daha sonra hayatım boyunca ona bir can borçlu olacağım, kuzenim vardı.Pür dikkat televizyon izliyordu herkes, odamın salona bakan bölümünde bir koltuk vardı onda da kuzenim oturuyordu. Yani salonla olan iletişimim kuzenim aracılığıyla sağlanıyordu.Ne yaptığımı bir tek o görüyordu, ama onun da televizyon izlemekten bana bakmaya fırsatı olmuyordu.Odama gelip bir müddet bakındım.Uğraşacak bir şeyler aradım, daha önce oynadığım hiçbir şey beni yeterince mutlu etmeyecekti.Anlayacağınız küçükken tek günlük ilişkiler peşinde koşan bir çocuktum.
  
    Odamın kapısını kapatırken kapının arkasına asılı duran bornozum ve onun belindeki kuşağı dikkatimi çekti.Her zaman kullandığım eşyalardı lakin sadece kurulanma amacı güdüyordum o akşama kadar.O akşam olacaklara bir bornozun sebep olacağını kim bilebilirdi ki ? Sandalye yanaştırdım, çıktım sandalyeye bornozu aldım.Bornozla oyun oynamak çok saçma geldi, çok da sıcaklamıştım. Üstümden bornozu çıkartarak belindeki kuşağı söktüm.Bornoz bana pek keyif vermemişti ama kuşakla eğlenebileceğimi düşündüm.Bir zafer kazanmış edasıyla bornozun kuşağını tek elimle havaya doğru kaldırıp ışığa tuttum.
      
   İlk olarak ip atlamayı denedim.Öncelik ip atlamaydı, çünkü bu kuşak objesel bazda en çok daha önce atladığım iplere benziyordu.Bir iki deneme sonrası ( düşüp kolumu bacağımı acıtmam ) kuşağın bu oyun için kısa olduğuna, başka bir hizmet için onu kullanmam gerektiğine karar verdim.İp atlama oyununda vazgeçtim.
        
  İkinci olarak yatağın üzerine doğru çıkıp, balık tutmak suretiyle olta gibi sallayıp savurup yere uzattım.Arkadaşlar 6 yaşıma yeni basmıştım ve hayal gücüm çok genişti, bana gerizekalı diyip durmayın, amacım normal bir balık tutmak değildi.Tam olarak hatırlamıyorum ama bi 10 dakika aralıksız kuşağı yere sarkıtarak denizkızı bekledim. Denizkızlarına ayrı bir ilgi alanım olduğunu kafamda onlara dair soru işaretleri olduğunu daha önceki yazılarımdan birinde belirtmiştim.Baktım denizkızlarının geleceği yok, hemen o oyundan da vazgeçtim. Denizkızlarının nasıl kaka yaptığını öğrenmem yine başka bahara kalmıştı...

  Son olarak o vahim olayın gerçekleşeceği üçüncü duruma geldik.Bilen bilir eski evlerde artistlik dolaplar yoktu, insanlar ayrıyeten dolap almamak adına dolaplarını duvarlarının içine gömdürürdü, ona da gömme dolap denirdi.Az önce hayatımda ilk defa ayrıyeten kelimesini cümle içinde yazdım, bu duruma da değinmeden geçemedim.Biraz bilmişlik biraz da merakın verdiği yetkiyle kendimi asmaya karar verdim.
   Gömme dolap yatağımın biraz üstündeydi ama yatağa sandalye taşıyarak ona ulaşabilirdim.O döneme yetiştiniz mi bilmem, her çocuğun bir plastik sandalyesi olurdu.Erkeklere mavi, kızlara kırmızı sandalyeler alınır çocuklar orda otururdu.Benim emektar mavi sandalyemi aldım yatağın üstüne çıkardım.Onun üstüne de ben çıktım, elime bornozumun kuşağını alıp gömme dolabın kulpundan geçirdim, kuşağın diğer kısmını da idam ipi şeklinde yuvarlak olarak hazırladım.Evet arkadaşlar değişik bir çocukluğum vardı.15 dakika önce denizkızı bekleyen gerizekalı çocuk, 15 dakika sonra idam ipi hazırlayabiliyordu.Ya televizyondan görmüştüm ya gazetelerden tam bilmiyorum ama hemencecik hazırlayıvermiştim, idam ipim hazırdı.Sandalyenin üstündeyim, sandalye de yatağın üstünde, dolabın önündeyim elimde de idam ipi var.Üstelik o ip bornoz kuşağından.Saçmalığın daniskası bir durum.O ana kadar kuzenim bana bir kere bile bakmamıştı  ya da bakmıştı da anlam verememişti.Derken heycanın dozunu daha da arttırmak ve deneyerek öğrenmek adına (daha önce bu deneyler yüzünden kireç yutmuş, dilimi ortadan koparmış ve ön dişini kırmış bir insanım) o ipi boynuma geçirmeye karar verdim.Ve geçirdim.İp boynumda sallanmaya başladım, o sallanmaya çok fazla dayanamayan sandalyenin kırılması sonucu boğazımda ip yatağın üzerinde sallanmaya başladım.Sallanırken aklımdan Kahrolsun Amerikan Emperyalizmi, Ne Abd,Ne Ab tam bağımsız Türkiye  tarzı sloganlar geçti ama tam olarak neden geçti bilmiyorum.Konu dağılmasın toparlayalım.Sonuç olarak ben en son kuzenimin panikle bana doğru koştuğunu gördüm sonrasında bir süre gözlerim karardı.

  Gözlerimi açtığımda maaile bana bakıyordu.Gözlerindeki korkuyu görmüştüm.Annem hemen damağımı kaldırdı.Hayatım boyunca asla anlayamadığım ama her yapıldığında kendimi güvende hissettiğim muazzam bir harekettir damak kaldırmak.Velhasıl kelam bir sürü azar, sitem, korku cümlesi eşliğinde ben salona geldim.Tam olarak neden yaptığım ve ne olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu.Seneler sonra düşündüğümde o akşam kuzenim bize oturmaya gelmeseydi, oyun oynarken öleceğimi düşünüp pikachuya özenip pencereden atlayan çocuğa hak verdim.O gündür bugündür bornozlarımı kuşaksız kullanırım.Bilen bilir zaten... ;))))

 Arkadaşlar bu hikayeden çıkarmanız gereken üç ders var. Birincisi ;  herhangi bir olayla karşılaştığınız zaman önyargılı olmayın durup düşünün, empati kurun.Ben olsaydım ne yapardım diyin ya da daha önce yaptığınız hatalarla mukayese edin.O zaman o kişiyi daha iyi anladığınızı göreceksiniz. İkincisi ; Arkadaşlar fazla merak iyi değildir ve boğazınızda kuşakla yüksek bir yerden sallanırsanız yer çekimi sizi alt eder nefes alamaz ve ölürsünüz.Üçüncü ve en önemli ders ; Arkadaşlar pikachu uçabilen bir pokemon değildir.Picigeto'ya özenip pencereden atladım derseniz herkes sizi anlayışla karşılar.Ama pikachuya özerip pencereden atlarsanız, herkes sizle dalga geçer.



                                                                                                                          05.05.2013
                                                                                                                       07:31 Maltepe









1 yorum:

  1. En sevdiğim yayının, gülmekten öldüm! Sık sık yaz, takıpteyım :)

    YanıtlaSil